Haber: ABDULLAH ÇELEBİ-Kamera: KERİM UĞUR
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde 2015 yılında basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen eski Diyarbakır Baro Lideri Tahir Elçi İzmir’de anıldı. İnsan Hakları, Çağdaş Hukukçular ve Özgürlük için Hukukçular dernekleri tarafından yapılan açıklamada; “Tahir Elçi cinayetinin ne amaçla, kimler tarafından işlendiği vicdanlarda bellidir. Yürütülen yargılamadan çıkacak muhtemel cezasızlık kararı ne inadımızı ne azmimizi ne de inancımızı bir tek adım dahi geriye düşürmeyecektir” denildi.
İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Özgürlük için Hukukçular Derneği üyeleri, Diyarbakır’da 2015 yılında öldürülen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi basın açıklaması yaparak andı. Bugün İzmir Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında, Kürtçe ve Türkçe “Seni unutmayacağız” yazılı pankart açılırken, “Tahir Elçi onurumuzdur” sloganı atıldı.
Basın açıklamasında; Tahir Elçi’nin öldürülmeden evvelki “Biz Diyarbakırlılar olarak, Diyarbakır Barosu olarak tarihi değer ve eserlerimize, insanlığın bin yıllık emeğine, birikimine, bu kadim şehre sahip çıkalım. Biz buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış, bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz” kelamları anımsatıldı.
“FAİLİ MEÇHUL BIRAKILMAK İSTENİYOR”
Tahir Elçi’nin ölümünün üzerinden 7 yıl geçtiği vurgulanan açıklama şöyle:
“Geçen 7 yılda Elçi ailesinin, avukatların, hukuk örgütlerinin ve tüm demokratik kamuoyunun tüm azim ve çabasına rağmen devletin cinayeti çözmekteki isteksizliği yüzünden Tahir Elçi’nin katilleri hala cezalandırılamadı. 90’lı yılların karanlık ikliminde korkusuzca adaletsizlikle savaşan, polis ve askerlerin yargılandığı birçok toplu katliam davasında adil bir yargılama için mücadele eden, faili meçhul bırakılan birçok cinayetin peşini bırakmayan, devleti defalarca mahkum eden Tahir Elçi’nin cinayeti de yıllarca uğraştığı davalar üzere faili meçhul bırakılmak isteniyor
“GERİDE KALANLAR İÇİN GÖZDAĞI OLMADI”
Ömrünü cezasızlıkla çabaya adayan Tahir Elçi’yi doğduğu Cizre’den öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare’nin önüne getiren, kadim topraklarda bin yıldır süren yaşamın, içindeki tüm varlıklarıyla birlikte hoyratça yok edilmesineydi itiraz. Hepimizin gözleri önünde cereyan eden bu süreçte, Tahir Elçi’yi evvel tutuklamaya, sonrasında öldürmeye kurulmuş irade, kirli bir cinayet planıyla hem bu itirazı boğmayı hem de hak ve adalet uğraşı pratiğini kör sakat bırakmayı amaçladı. Onlarca kamera kayıttayken işlenen bu cinayetin de devletin yargı eliyle yıllardır sürdürdüğü cezasızlık siyasetinde kuyunun derinlerine atılmaya çalışılan bir belge numarasından ibaret kılınmak istendi. Fakat bu siyasette daima yapılan hesap yanılgısı tekrarlandı: Tahir Elçi’nin öldürülmesi geride kalanlar için asla bir gözdağı olmadı… Avukatların ve Elçi ailesinin, hakikati arama azmi ve cesareti asla tükenmedi… Tahir Elçi’nin yol arkadaşları, kardeşleri, öğrencileri sabırla ve yılmadan, önlerine örülen duvarları aşarak, cinayetin olay yerinde bulunan 3 polis memurunun silahlarından biri ile işlenmiş olduğu ortaya çıkarıldı.”
“DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
Tahir Elçi Davası’nın göstermelik bir yargılama ile kapatılmak istendiği öne sürülen açıklama şöyle devam etti:
“Yargılamanın başından beri her celse adliyenin kollukça ablukaya alınması, katılan tarafa sanık ve hatalı muamelesi yapılması, avukatların her taleplerinin reddedilmesi, duruşmaya katılanların fişlenmesi üzere davranışlar devam etmekte ve bu durum belgenin ihmal ve kanıt karartma ile sürüncemede bırakılmasının amaçlandığını göstermektedir. Bu evrakta yargılananlar Tahir Elçi’yi katledenler değil hak uğraşı ve adalet savunuculuğudur. Yargılamanın birinci celsesinden son celsesine kadar mahkemenin gösterdiği halin önümüze koyduğu gerçeklik, Tahir Elçi cinayetinin de cezasızlıkla sonuçlandırılmak üzere göstermelik bir yargılama ile kapatılmak isteğidir. Devletin bu cinayeti 24 saatte çözmesi mümkün iken süratli, tesirli, bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapmaması da cinayetin faillerinin kuşkulu polisler olduğu ve devletin adaleti sağlamak yerine kendisinden olanı koruduğunu ve kabahati örtbas ettiğini göstermektedir. Tahir Elçi cinayetinin ne emelle, kimler tarafından işlendiği vicdanlarda muhakkaktır. Yürütülen yargılamadan çıkacak olası cezasızlık kararı ne inadımızı ne azmimizi ne de inancımızı bir tek adım dahi geriye düşürmeyecektir. Ayaklarından kurşunlanmış olsa da Dört Ayaklı Minare yüzyıllardır bu coğrafyanın kadimliğine, tarihe ve hakikate tanıklığını sürdürmektedir. Bu tanıklıkta, Tahir Elçi’nin gayret azmi ve inadı ile yürüyeceğiz ve sonuna kadar bu kirli cinayet davasının takipçisi olacağız.”
